top of page

Hastanın Doktordan Bilgi Alma Hakkı

  • Paksoy
  • 30 May
  • 2 dakikada okunur

Doktor hastayı uygulanacak tıbbi müdahale hakkında bilgilendirmeli ve hastanın rızasını almalıdır. Hastanın doktordan bilgi almayı ayrıca talep etmesi gerekmez.


Hastanın bilgi alma hakkının birçok yasal dayanağı bulunmaktadır. Bu konu en detaylı olarak Hasta Hakları Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğin 15. maddesine göre "Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı" başlığı altında, "hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir".


Bilgilendirme herhangi bir açıklama yapılmadan bir forma imza attırılması şeklinde olmamalıdır. Hasta samimi olarak hastayı kendine uygulanacak tedavi hakkında bilinçli karar vermesini sağlayacak şekilde aydınlatılmalıdır.


Aydınlatmanın Kapsamı: Kararlarda, bilgilendirmenin sadece bir formalite olmadığı, hastanın anlayabileceği bir dilde, "mümkün olduğunca sade şekilde, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde" (YHGK - 2020/592) yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bilgilendirme; teşhis, tedavi yöntemleri, müdahalenin riskleri, faydaları, alternatifleri, tedavi reddedilirse olası sonuçlar ve muhtemel komplikasyonları kapsamalıdır.


Komplikasyon Riski ve Aydınlatma: Yargı kararları, tıbbi müdahale sonucunda ortaya çıkan zararın "komplikasyon" olarak nitelendirilmesinin, hekimin aydınlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını açıkça belirtmektedir. "Ortaya çıkan hasarın komplikasyon olması aydınlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı gibi hastanın komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmesi aydınlatma yükümlülüğünün bir gereğidir" (Yargıtay 3. HD - 2021/4514; Yargıtay 13. HD - 2017/8515).

İspat Yükünün Önemi: Aydınlatma yükümlülüğünün usulüne uygun şekilde yerine getirildiğini ispatlama külfeti hekim veya sağlık kuruluşuna aittir. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğinin ispatının hekime veya sağlık kuruluşuna ait olması, hasta lehine önemli bir güvencedir. Standart, matbu onam formları tek başına yeterli görülmeyebilir; somut olaya özgü, detaylı bir aydınlatmanın yapıldığının kanıtlanması beklenir (Yargıtay 13. HD - 2009/6705).


Hekimin hastayı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi, çeşitli hukuki sonuçlar doğurur:

Yeterli bilgi verilmeden alınan rıza, "aydınlatılmış onam" sayılmaz ve geçersizdir. Aydınlatılmış onam olmadan yapılan tıbbi müdahale, hukuka aykırı bir müdahale teşkil eder.


Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin belirttiği gibi, "bu yükümlülüğe aykırı davranış hastanın rızasını geçersiz hale getireceğinden hekimin sorumluluğuna neden olacaktır" (Yargıtay 13. HD - 2009/6705).

Tazminat Sorumluluğu (Maddi ve Manevi): Bilgilendirme eksikliği nedeniyle hastanın zarara uğraması durumunda, hekim ve/veya sağlık kuruluşu maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulabilir.


Hizmet Kusuru (İdare Hukukunda): Özellikle kamu hastanelerinde, bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali "hizmet kusuru" olarak değerlendirilir ve idarenin sorumluluğuna yol açar (AYM - 23/11/2022; Danıştay 10. Daire - 2022/866).


Danıştay kararlarında sıklıkla, "söz konusu tıbbi müdahalenin riskleri anlatılarak yazılı muvafakatin alınmamış olması, yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca davacıların aydınlatılma ve onay verme haklarının ellerinden alınması sonucunu doğuracak ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği konusunda davacılarda endişe ve üzüntüye yol açacaktır" (Danıştay 10. Daire - 2019/8932) denmektedir.


Danıştay 15. Dairesi, "aydınlatma yükümlülüğünün ihlali ile kendini gösteren davalı idare uygulamasının bünyesinde barındırdığı eksiklik nedeniyle manevi tazminat ödemesi gerekliliği açıktır" (Danıştay 15. Daire - 11061) demiştir.


Bilgilendirme eksikliği ve rıza dışı müdahale, ceza hukuku sorumluluğunu dahi gündeme getirebilir.


Sonuç

Hekimin bu bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi, alınan rızayı geçersiz kılarak tıbbi müdahaleyi hukuka aykırı hale getirebilir. Bunun sonucunda hekimin ve/veya sağlık kuruluşunun hukuki (maddi ve manevi tazminat) ve idari sorumluluğu doğabilir. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ispat külfeti hekim veya sağlık kuruluşundadır. Aydınlatma samimi olmalı, hastayı uygulanacak tıbbi müdahale hakkında bilinçli karar verebilecek şekilde bilgilendirmelidir.



temsili hasta

bottom of page