Doktor Sağlık Bakanlığına veya Rektörlüğe Karşı Tıbbi Hata Nedeniyle Açılan Davaya Katılmalı Mıdır?
- Paksoy
- 2 gün önce
- 3 dakikada okunur
Hastanın kamu hastanesinde tıbbi hata nedeni ile zarara uğradığı iddiasıyla açılan davalar, Sağlık Bakanlığı’na veya ilgili üniversite rektörlüğüne yönetilmektedir. Bu davalarda sağlık hizmetinin kötü işlemesi nedeni ile zararın ortaya çıktığı ileri sürülürken birçok varsayımda doktorun teşhiste veya tedavide hatalı olduğu iddia edilmekte, maddi ve manevi tazminat istenmektedir.
Hasta veya hasta yakını tarafından hatalı olduğu düşünülen doktor veya diğer sağlık personeline maddi ve manevi tazminat talepli doğrudan dava açılması mümkün değildir. Zira Anayasa m. 129 IV’e göre “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.”
Davacının iddiasının kabulü halinde Sağlık Bakanlığı veya Rektörlük tazminat ödemektedir. İdarenin tazminat ödemesi söz konusu olduğunda hatalı doktora belirli şartlarda rücu edilebilir. Bu nedenle Sağlık Meslek Mensuplarının Tıbbî İşlem ve Uygulamaları Nedeniyle Soruşturulmasına ve İdarece Ödenen Tazminatın Rücu Edilmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik çerçevesinde “Tıbbî işlem ve uygulama nedeniyle tazminat ödenmesi talebiyle aleyhine dava açılan idare, davayı sağlık meslek mensubuna; mesleki malî sorumluluk sigortası bulunan sağlık meslek mensubu da sigortacıya ihbar eder.” Aynı şekilde idare mahkemesi de ilgili doktora ihbar da bulunabilir.
Bu durumda doktorun ihbar edilen davaya katılmasında büyük fayda bulunmaktadır. Zira doktor, gerek tıbbi bilgisi gerek zarar doğuran olaya yakınlığı ile kendini en iyi savunabilecek kişidir. Yargılama ilerlemeden özellikle Adli Tıp raporu alınmadan önce doktorun kendi savunmasını dosyaya eklemesinde büyük fayda bulunmaktadır. Yargılamanın ilerleyen safhalarında varılan kanaatleri değiştirmek daha güç olacaktır. Bu nedenle idari yargıda açılan davadan haberdar olunduğunda doktorun davaya katılma talebinde bulunması tavsiye edilir.
İYUK’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan HMK’nun 66 maddesi uyarınca “üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.”
Doktora rücu ihtimalinin olması ve hata iddialarının doktorun mesleki itibarının zedelenmesi doktorun davaya katılmada menfaati olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca hatalı olduğu iddia edilen doktor tıbbi süreci en iyi açıklayabilecek kişi konumunda olduğu için yargılamaya katılmasında büyük fayda bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 2021/16758 başvuru numaralı 07/03/2024 tarihli ve 2020/17478 başvuru numaralı ve 29/11/2023 tarihli kararlarında idari davanın hukuki menfaati olanlara ihbar edilememesi ve davaya katılma hakkı tanınmaması adil yargılanma hakkının ihlali sayılmıştır.
Benzer şekilde Danıştay kararlarında tam yargı davasının doktora ihbar edilmesi ve doktora davaya katılma hakkı tanınması gerektiği kabul edilmektedir:
“Bakılan davada, davacı tarafından, 04/08/2010 tarihinde İzmir Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesinde yapılan hatalı bel fıtığı ameliyatında vücudunda yabancı madde unutulduğu iddiasıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği hususu dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, esastan yeniden karar verilirken dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.” Danıştay, 10D., 21.10.2020, 6357/4038
SONUÇ OLARAK davada idarenin tazminat ödemek zorunda kalması doktorun rücu davası ile sorumluluk ile karşılaşması ihtimalini doğurabilir. Ayrıca doktor tıbbi bilgisi ve olaya yakınlığı ile idarenin sağlık hizmetinin kötü işleyip işlemediğini en iyi açıklayabilecek kişidir. Bu nedenle açılan davanın doktora ihbar edilmesi gerekir. İhbar veya başka bir yolla idareye karşı açılan davaya doktorun katılmasında büyük yarar bulunmaktadır. Zira ilk ağızdan doğru savunma yapılmaması halinde mahkeme nezdine oluşan hatalı kanaat ve hükümlerin sonradan düzeltilmesi son derece güç veya imkânsız olabilir.
