Doktorun Suçu Bildirmemesi Suçu-2
- Paksoy
- 21 Kas 2024
- 3 dakikada okunur
SAĞLIK PERSONELİ KAPSAMI, KAMU GÖREVLİSİ DOKTOR, ÖZEL HASTANE ÇALIŞANI VE SERBEST ÇALIŞAN DOKTOR AYRIMI
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, yukarıda bahsettiğimiz üzere suçu bildirmeme suçunu yükümlüler açısından ayırarak farklı maddelerde düzenlemiştir. Kanun koyucu, sağlık hizmetlerinin önemine binaen sağlık personelinin suçu bildirmemesi halini özel bir hüküm olarak 280. Madde ile ayrıca düzenleme lüzumu görmüştür. Diğer bir destekleyici görüşe göre ise, bu düzenleme ile kamu görevlisi olmayan sağlık personeline de bildirim yükümlülüğü yüklenmesi hedeflenmektedir. Ancak genel düzenleyici madde olan 278. Madde, kapsamı gereği tüm vatandaşları sorumlu tutmakta olduğundan bu gerekçelendirme yalnız başına yeterli görünmemektedir.
Maddeye göre, görevini yaptığı sırada suç işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşan sağlık mesleği mensubu, ihmali davranışı sonucu suçu bildirmekte gecikir yahut hiç bildirmezse 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Maddenin 2. fıkrası, sağlık mesleği mensupları kavramına açıklık getirerek, bu yükümlülüğün hekim, diş hekimi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişileri kapsadığını hüküm altına almıştır. “Sağlık hizmeti veren diğer kişiler” ifadesi ile madde kapsamı genişletilmiş ve TŞSTİHK ile Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik Ek-1 gibi düzenlemelerde bahsi geçen optisyen, fizyoterapist, odyolog, diyetisyen gibi diğer sağlık hizmeti sağlayıcıları da bu madde çerçevesinde sorumlu tutulmuştur.
Bu çalışmada incelenecek başlık, doktorların suçu bildirmemesi ve bunun doğuracağı sonuçlar olduğundan, doğacak ikinci bir ayrım, doktorun çalıştığı kurum ve kuruluşa göre hangi madde hükmü gereğince sorumlu tutulacağı noktasında doğmaktadır.
Bilindiği üzere devlet hastanelerinde görev yapan hekimler, bulundukları kurumun statüsü gereği kamu görevlisi olarak adlandırılmakta ve bu hükümlere tabi tutulmaktadır. Diğer taraftan, sağlık hizmeti her ne kadar bir kamu görevi olsa da, Özel hastanelerde veya kendi muayenehanelerinde görev yapan doktorlar, kamu görevlisi sıfatını haiz olamayacaklarından aşağıda açıklanacak başkaca hükümlere tabi olacaklardır. Birçok Yargıtay kararında da görüleceği üzere bu ayrım önem arz etmekte ve doğru madde uyarınca verilmeyen kararların bozulduğu görülmektedir. Örneğin Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin bir kararında; “Esenler Özel Yaşam Polikliniğine müracaat eden iki kişiyi tedavi eden ve acil servis de nöbetçi doktor sıfatıyla görev yapan sanık T.G.’nin, görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmemekten ibaret eyleminin, TCK’nın 280/1. maddesinde düzenlenen “sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun vasfında hataya düşülerek, aynı Kanunun 279/1. maddesinin uygulanması bozmayı gerektirmiştir.” denilmek suretiyle ayrımın önemi vurgulanmıştır.
Yargıtay’ın da belirttiği gibi kamu görevlisi statüsündeki hekim, sağlık mensuplarına özel olarak düzenlenmiş madde hükmü uyarınca değil; kamu görevlileri hakkında düzenlenmiş 279. Madde uyarınca sorumlu tutulacaktır. Bu statüdeki hekimler yalnızca kamu düzeninden kaynaklanan yani re’sen takip edilen suçlar hakkında bildirim yükümlülüğüne sahiplerdir. Başka bir deyişle, şikayete tabi suçları bildirme yükümlülükleri bulunmamaktadır. Kamu görevlisi statüsünü haiz olmayan hekimler açısından bakıldığında, suçun re’sen takip edilip edilmemesi hususunda bir ayrım yapılmadığı, şikayete tabi suçların da bildirim yükümlülüğünün kapsamına alındığı görülmektedir. Doktrinde bu durum eleştirilmekte ve kamu görevlisi olmayan sağlık personelinin ihbar yükümlülüğünün kapsamının kamu görevlisi statüsündeki sağlık personelinden geniş tutulmasının haklı bir gerekçesinin bulunmadığını belirtmektedir.
Bir diğer ayrım ise soruşturma ve cezalandırma aşamalarında meydana gelmektedir. Kamu görevlisi statüsündeki hekimler hakkında soruşturmaya başlanılabilmesi için idari amirden izin alınması gerekirken; özel hastane çalışanı ve serbest çalışan doktorlar için böyle bir ön koşul bulunmamaktadır. Bu düzenlemenin amacı her ne kadar kamu görevi ve düzeninin aksamaması ve kamu görevlisinin kötü niyetli şikayetler ve bunu takiben başlayan soruşturmalardan korunması gerekçesiyle açıklansa da, serbest çalışan ve özel hastanede görevde bulunan hekimlerin de sağlık hizmeti verdiği ve dolayısıyla kamu hizmeti sağladığı aşikardır.
.png)


