top of page

İdarenin Hasta Kaydı Tutmamasının Sorumluluğuna Etkisi

  • Paksoy
  • 20 May
  • 2 dakikada okunur

Sağlık kuruluşları tıbbi kayıt tutma ve saklama yükümlülüğü altındadır. Fakat ne yazık ki tıbbi hata nedeni ile zarara uğrayanların açtığı birçok davada tıbbi kayıtların gereği gibi tutulmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda zarar görenlerin sağlık hizmetinin gereği gibi işlemediği iddiasını ortaya koyması, bilirkişinin tıbbi standarda uygunluk incelemesi yapabilmesi imkansızlaşabilmektedir. İdareye karşı açılan davalarda idarenin hasta kaydı tutmaması davacılar için maddi gerçeği ortaya çıkarma imkanını ortaya kaldırdığı hallerde bazı idare mahkemeleri davacı lehine manevi tazminata hükmetme ama maddi tazminat talebini reddetme eğilimindedir.


Örnek bir Danıştay kararında “söz konusu kayıtların tutulmadığının anlaşılması durumunda idarenin olayda hizmet kusurunun tespit edilememesinin tıbbi kayıt eksikliğinden kaynaklandığı sonucuna varılarak, davacıların tedavi sürecinde gelişen olaylarla ilgili maddi gerçeğe (murislerinin vefat etme nedenine) hiçbir zaman ulaşamayacak ve ömür boyu şüphe duyacak olmaları nedeniyle uğradıkları manevi zararın, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilmek suretiyle tazmini gerekirken, manevi tazminat talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.” (DANIŞTAY 10. DAİRE, E. 2019/6590 K. 2021/4087 T. 15.09.2021)

 

Fakat Anayasa Mahkemesi, idare mahkemesinin davacının sadece manevi tazminat talebini değil, aynı zamanda maddi tazminat talebinin de değerlendirilmesi gerektiği görüşündedir.  20/11/2019 tarihli 2016/4642 başvuru numaralı Hatice Turhan kararında doğum sürecinde hastane tarafından tutulması gereken NST kayıtları idare tarafından dosyaya sunulmamıştır. Bu çerçevede eksik veri ile değerlendirme yapan ATK raporuna dayalı olarak idare mahkemesince kurulan hükmün kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu kararda Anayasa Mahkemesi, hasta hakkında tutulan tüm tıbbi kayıtları saklama ve istenildiğinde yetkili mercilerin incelemesine sunma yükümlülüğünün sağlık kuruluşuna ait olduğu belirtmiş. İdare mahkemesinin bu hususunu gözeterek ve bu durumun idarenin kusur sorumluluğuna ne yönde etki edeceğini değerlendirmesi gerektiğini belirtmiştir. Hasta kayıtlarının tutulmaması nedeniyle sadece manevi tazminat verilmesi yeterli görülmemiştir.


Benzer şekilde 17.9.2021 tarihli Hasan Kamer başvurusunda Anayasa Mahkemesi, İzmir’de bir kamu hastanesinin acil servise başvuran hastaya uygulan tedavi, saati, tedaviyi uygulayan kişinin kimliğine ilişkin yapılması gereken girişlerin yapılmamış olmasının hastanenin sorumluluğunu ne şekilde etkileyeceğine dair tespit yapılmadan ATK raporuna göre karar verilmesini kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına aykırı bulmuştur. Bu somut kararda hasta kayıtlarının tutulmamasının sadece manevi tazminat sebebi olarak görülemeyeceği, mahkemenin aynı zamanda hasta kayıtlarının tutulmamasının idarenin sorumluluğunu nasıl etkileyeceğini belirlemesi gerektiği vurgulanmıştır.



temsili

bottom of page