top of page

İdari Yargıda Tanık Dinlenir mi ?

  • Paksoy
  • 26 May
  • 4 dakikada okunur

 

"İdari yargıda tanık dinlenir mi?" sorusu son zamamlarda daha da alevlenmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (İYUK) tanık dinlenmesine ilişkin açık bir düzenleme yer almaması, uygulamada çeşitli yorum farklılıklarına ve yargı kararlarında farklı eğilimlere yol açmıştır. Danıştay daireleri, Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi temelinde konunun mevcut durumu analiz edilecektir.


Yasal Çerçeve ve Sorunun Kaynağı

İYUK’ta tanık dinlenmesini açıkça düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Tanık dinlemeyi yasaklayan bir ifade de mevcut değildir. Ancak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) doğrudan bir atıf yapılmaması nedeniyle uygulamada belirsizlik söz konusudur. Bu durum, idari yargıda tanık beyanlarının delil olarak kullanılıp kullanılamayacağına dair tartışmaları beraberinde getirmektedir.

Danıştay 5. Dairesi’nin 2024/754 E., 2024/5598 K. sayılı ve 29.04.2024 tarihli kararında, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan atıfla şu tespit yapılmıştır:


“İdari yargılama usulünde tanık dinlenmesini yasaklayan açık bir hüküm bulunmamakla birlikte tanık dinleme usulünü düzenleyen hükümler 2577 sayılı Kanun’da yer almadığından ve bu konuda hukuk muhakemesi usulüne atıfta da bulunulmadığından idari yargılamada tanık dinlenip dinlenemeyeceği meselesi tartışmalı bir konu olmayı sürdürmüştür.”


Aynı ifadeye Anayasa Mahkemesi’nin 2018/77 E., 2023/105 K. sayılı (31.05.2023) kararında ve Danıştay 5. Dairesi’nin 2024/9135 E., 2024/10697 K. sayılı (25.06.2024) kararında da yer verilmiştir. Bu durum, yasal düzenleme eksikliğinin yargı kararlarında da açıkça vurgulandığını göstermektedir.


3. Yargı Kararlarında Tanık Dinlenmesine Yaklaşımlar

3.1. Tanık Dinlenmesini Mümkün Gören Kararlar ve Gerekçeler


  • Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu (İDDK):

    İDDK’nın 2022/1919 E., 2022/3589 K. sayılı ve 12.12.2022 tarihli kararında, davacının “idari yargıda tanık delili kullanılamayacağı” yönündeki iddiası reddedilmiş; tanık beyanlarının hükme esas alındığı ifade edilmiştir. Bu yaklaşım, İDDK nezdinde tanık deliline yer verilebileceği yönünde güçlü bir içtihat teşkil etmektedir.


  • Danıştay 5. Dairesi:

    Özellikle FETÖ/PDY bağlantılı işlemlere ilişkin çok sayıda kararda, tanık ve şüpheli beyanlarının hükme esas alındığı görülmektedir. Örneğin, 2017/848 E. sayılı karar:


“Dosyanın içeriği ve davalı idarece sunulan CD'lerde yer alan bilgiler ile şüpheli/tanık beyanlarının birlikte değerlendirilmesinden, davacının FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.”


Bu durum, dairenin uygulamada tanık deliline düzenli olarak başvurduğunu göstermektedir.


  • Anayasa Mahkemesi (AYM):

    AYM, tanık dinlenmesine doğrudan değindiği kararlarda, bazı vakaların yalnızca tanık beyanlarıyla ispatlanabileceğini ve bu nedenle tanık dinlemenin zorunlu olabileceğini belirtmiştir. Danıştay 5. Dairesi’nin 2024/9135 E. sayılı kararında atıfta bulunulan bir AYM kararında şöyle denilmektedir:


“Özellikle sadece tanık deliline dayalı olarak ispatlanması mümkün olabilecek iddiaların incelenmesinde sözlü yargılama yapılması ve tanık dinlenmesi zorunlu olabilmektedir.”


Bu yaklaşım, adil yargılanma ve etkili başvuru hakkı bağlamında tanık delilinin önemine işaret etmektedir.


3.2. Tanık Dinlenmesine İlişkin Karşı Görüşler ve Sınırlamalar

  • Yazılı Yargılama Usulü:

    İdari yargının temelinde yazılı yargılama usulü yer almaktadır. Danıştay 5. Dairesi’nin 2016/58045 E. sayılı kararında, davacı bu çerçevede tanık ifadelerinin delil olamayacağı iddiasında bulunmuştur:


“...idari yargıda yazılı yargılama usulü geçerli olduğundan tanık ya da gizli tanık ifadelerinin delil olarak kullanılamayacağı...”


  • Danıştay 8. Dairesi’nin 2004 Tarihli Kararı:

    Danıştay 8. Dairesi'nin 2003/3369 E., 2004/917 K. sayılı ve 25.02.2004 tarihli kararında, tanık delilinin idari yargı usulünde yer almadığı ve HUMK’a da bu konuda atıf yapılmadığı belirtilerek şu sonuca varılmıştır:


“İdari yargılama usulünde yer almayan bir inceleme ve değerlendirme yöntemine dayalı karar verilmesi hukuka aykırıdır.”


Bu karar, tanık dinlenmesine karşı en katı tutumlardan biri olarak değerlendirilebilir.


3.3. Mahkemelerin Takdir Yetkisi

Anayasa Mahkemesi’nin 13.09.2018 tarihli kararında açıkça ifade edildiği üzere:

“Delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir.”

Mahkemelerin, dava konusu ve delil durumuna göre tanık dinleyip dinlememe konusunda geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır.


4. AİHM İçtihadı

Dilek Genç v. Türkiye (Applications nos. 74601/14 and 78295/14) kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi idari yargıda tanık dinlenip dinlenemeyeceği meselesine yeni bir boyut katmıştır. Bu kararda idari yargıda tanık dinlenilmemesini adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir.


5.  Değerlendirme

Mevcut yargı kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idari yargıda tanık dinlenmesini açıkça yasaklayan bir hüküm bulunmadığı, ancak usulüne ilişkin düzenleme eksikliğinin uygulamada bazı belirsizlikler yarattığı görülmektedir.


Özellikle son dönemdeki yüksek yargı kararları, tanık beyanlarının delil olarak kullanılabileceği yönünde (çoğunlukla başka soruşturma veya kovuşturmalarda alınmış ifadeler şeklinde de olsa) güçlü bir içtihat çizgisi oluştuğuna işaret etmektedir. Bu eğilim, "idari yargıda tanık dinlenemez" şeklindeki katı görüşün artık uygulamada ağırlığını kaybettiğini göstermektedir.


AİHM kararı da bu konuda artık yasal düzenleme yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Zira mahkeme somut olayda başvuranın iddiasını tanık beyanı ile ortaya koyabilecek olmasına rağmen idari yargıda buna izin verilmemesi adil yargılanma hakkının ihlali olarak görülmüştür. Bu nedenle ivedilikle idari yargıda tanık dinlenmesi düzenlenmelidir. Aksi takdirde Türkiye yüksek miktarda tazminatlar ödemek zorunda kalabilecektir.


Tanık delilinin hangi usulle toplanacağı, tarafların soru sorma hakkı, tanıkların celbi gibi önemli hususlarda belirsizlikler yapılacak yasal düzenleme ile giderilmelidir. Bu alanlarda HMK’ya kıyasen atıf yapılmasının mümkün olup olmadığı hususu açık değildir ve bu durum hukuki öngörülebilirlik açısından sorun yaratmaktadır.

 

5. Sonuç

Aşağıdaki hususlar doğrultusunda, idari yargıda tanık dinlenmesine ilişkin genel bir değerlendirme yapılabilir:

  1. İYUK’ta tanık dinlemeyi açıkça yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır, ancak tanık dinlemeyi düzenleyen bir norm da mevcut değildir.

  2. Yüksek yargı organlarının son yıllardaki kararları, tanık beyanlarının delil olarak kabul edildiğini ve kullanıldığını göstermektedir.

  3. Anayasa Mahkemesi, bazı davalarda tanık dinlemenin zorunlu olabileceğini belirterek bu yönde gelişen içtihatları desteklemektedir.

  4. AİHM, idari yargıda tanık dinlenilmemesinin başvuranın adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. Bu başvuruda başvuranın iddiasını tanık ile ortaya koyabilmesi mümkün olmasına rağmen idari yargıda buna izin verilmemesi hak ihlali olarak değerlendirilmiştir.

  5. Mahkemeler, tanık deliline başvurup başvurmama konusunda geniş takdir yetkisine sahiptir; bu takdir, somut olayın özelliklerine göre kullanılmaktadır.

  6. Yazılı yargılama ilkesi geçerli olmakla birlikte, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adil yargılanma hakkı kapsamında tanık beyanları uygulamada giderek daha fazla dikkate alınmaktadır.


Sonuç olarak, idari yargıda tanık dinlenmesi mümkündür; ancak bu durum, açık bir yasal düzenleme bulunmaksızın, içtihatlar çerçevesinde şekillenmiş ve uygulamada yargının takdirine bağlı olarak farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.

 


temsili tanık

bottom of page