top of page

Doğumda Omuz Takılması (Omuz Distosisi) Nedeniyle Tazminat İstenebilir mi?

  • Paksoy
  • 20 May
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 Haz

Omuz distosisi (omuz takılması), doğum sırasında bebeğin başının çıkmasını takiben omuzlarının annenin pelvis kemiğine takılmasıyla karakterize, acil müdahale gerektiren bir durumdur. Omuz distosisi olan bir doğumda bebekte köprücük kemiği ve kol kırıkları, sinirlerde (Brakial pleksus) hasara bağlı kol veya omuzda zayıflık veya felç söz konusu olabilir. Nadiren en ağır vakalarda, beyin hasarı ve hatta ölüm görülebilmektedir. Annede postpartum kanama, vajina ve rektum arasındaki alanın yırtılması, nadiren de rahmin yırtılması görülebilir.


Peki doğumda omuz takılması sebebiyle tazminat istenebilir mi? Bu gibi zararların ortaya çıkması nedeniyle tazminat istemli çok sayıda dava açılmaktadır. Omuz distosisi nedeni ile uğranılan zararın doktorun ve veya hastanenin/idarenin sorumluluğunu gerektirip gerektirmediği somut olay özelinde değerlendirilmelidir. Ama bu konuda belirli genellemeler yapmak mümkündür.


Omuz Distosisi Çoğunlukla Bir Komplikasyon Olarak Kabul Edilir: Birçok Danıştay kararında, omuz distosisinin vajinal doğumlarda "nadir de olsa görülebilen" ve "her türlü özene rağmen oluşabilen herhangi bir tıbbi kusur ya da ihmal izafe edilemeyen komplikasyon" olarak kabul edildiği görülmektedir. Benzer şekilde Yargıtay kararlarında "çocukta gelişen brakial pleksusu paralizisinin doğum olayının doğası gereği, engellenemeyen, doğumlarda görülebilen bir komplikasyon olduğu", omuz takılmasının "normal doğum eylemi sırasında tüm özenin gösterildiği durumlarda dahi bebeğin vajinal yoldan çıkartılması sırasındaki manevralara bağlı olarak görülebildiği ve öngörülemeyen ve önlenemeyen bir komplikasyon olduğu” ifade edilmektedir.


Sorumluluğu Doğuran Temel Faktörler: Omuz distosisinin tıbbi hata olarak kabul edilebilmesi için, sağlık personelinin eylemlerinde standart tıbbi uygulamalardan sapma, kusur veya ihmal bulunması gerekmektedir. Aşağıdaki omuz distosisi davalarında tazminat ödenmesi söz konusu olmuştur.


Fetal Ağırlık ve Doğum Şekli: 

"Doğum öncesi ultrason görüntülemesinde bebeğin tahmini fetal ağırlığının 4.000 gr. olarak ölçüldüğü halde, bu durumun risk-yarar değerlendirmesi yapılmadan normal doğuma yönlendirilmesi”

"Tahmini fetal ağırlığı 5.000 gr üzerinde olan bebeklerin sezaryenle doğurtulması gerekirken, doğumun normal yollarla yaptırılmasının açıklanmasına yönelik herhangi bir tıbbi kaydın da bulunmaması"

"Tahmini fetus ağırlığının 4000 gramdan fazla olduğu diyabetik anne adaylarına sezaryen önerilmemesi"

kusur olarak değerlendirmiştir.


Maternal Diyabet: "Tahmini fetal ağırlığı 4000 gr üzerinde olan diyabetik anne adayına sezaryenin önerildiğine dair bir belge ya da yazıya rastlanılmaması”

“Annede "GDM" (Gebeliğe bağlı şeker hastalığı) bulunmasının risk faktörü olarak yeterince değerlendirilmemesi”


Müdahalede Hata veya Gecikme:  Doğum suyunun gelmesinden sonra "girişimsel doğum işleminin takip eden günün gündüzünde başlatılmış olması”  

"Bebeğin baş ve elinin aynı anda doğum kanalına girmesi ve kanalda ilerleyememesi durumunda yapılması gerekenin ise bebeğin geri ittirilmek suretiyle manevra yaptırılması (zavanelli manevrası) ve annenin acil olarak sezeryana alınarak doğumun sezaryen ile gerçekleştirilmesi" gerekirken bunun yapılmaması ve "bebeğin elinden çekilerek sinirlerinin kopmasına neden olunması"

tıbbi hata kabul edilmiştir.


Kayıtların Eksik veya Yetersiz Olması: "Hasta dosyasında tahmini fetal ağırlığın belirlenmesine yönelik olarak yapılan ultrason tetkikinin mevcut olmaması", “tıbbi kayıtların düzenli tutulmaması”  kusura işaret edebilir.


Organizasyonel Eksiklikler: "Doğumhanede yetkili hiç kimse bulunmadığı" durumlar sorumluluk sebebi olarak değerlendirilebilir.


Aydınlatılmış Onam Eksikliği: Hastanın ve yakınlarının doğum esnasında ortaya çıkabilecek komplikasyonlar konusunda aydınlatılmaması, aydınlatma formlarının dosyada olmaması başlı başına bir sorumluluk sebebi olabilmektedir.


Bilirkişi Raporlarının Rolü: Tüm omuz distosisi kararlarda, tıbbi hata olup olmadığının tespitinde Adli Tıp Kurumu veya üniversitelerden seçilecek uzman bilirkişi heyetlerinin raporlarına dayanılacaktır. Hasara göre heyette kadın doğum uzmanının, pediatri ve ortopedi uzmanının olması aranmaktadır.


Sonuç

Sonuç olarak, yargı kararları incelendiğinde omuz distosisinin tek başına bir tıbbi hata göstergesi olmadığı, ancak olayın her bir somut özelliğinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Omuz distosisi, tıbbi standartlara uygun tüm özen gösterilmesine rağmen ortaya çıkabilen bir komplikasyon olarak kabul edilmekle birlikte;

  • Doğum öncesi risk faktörlerinin (özellikle yüksek fetal ağırlık, gestasyonel diyabet) doğru tespit edilmemesi veya tespit edilmesine rağmen uygun doğum yönteminin (örneğin sezaryen) tartışılmaması/önerilmemesi,

  • Hastanın ve yakınlarının olası riskler ve alternatifler konusunda yeterince aydınlatılmaması ve aydınlatılmış onamlarının alınmaması,

  • Doğum sırasında uygulanan manevraların tıp kurallarına aykırı olması veya gecikmeli/yanlış müdahalede bulunulması,

  • Tıbbi kayıtların eksik veya yanıltıcı olması,

  • Komplikasyon geliştikten sonraki yönetim sürecinde hatalar yapılması

gibi durumlar, omuz distosisi vakasının tıbbi hata olarak nitelendirilmesine yol açabilir. Her vakanın, uzman bilirkişi raporları ışığında, sağlık personelinin özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, tıbbi biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun davranıp davranmadığı ve nedensellik bağı açısından detaylı bir şekilde incelenmesi zorunludur. Bu incelemelerde, özellikle risk yönetimi, aydınlatma yükümlülüğü ve müdahale teknikleri ön plana çıkmaktadır.



bebek

bottom of page